Hizbullah, Orta Doğu’da gerginliğin arttığı bir dönemde, ABD ve İngiltere'nin Yemen'e düzenlediği askeri saldırıları şiddetle kınadığını açıkladı. Bu açıklama, bölgedeki güç dinamiklerinin yeniden şekillenmesi ve uluslararası ilişkilerin yeniden değerlendirilmesi gereken bir noktaya geldiğini gösteriyor. Hizbullah, Yemen halkının bu saldırılara karşı direnişini desteklediklerini belirterek, meşru savunma haklarının önemine vurgu yaptı.
Hizbullah’ın sözcüsü, yaptığı basın toplantısında, "Yemen halkı yıllardır savaşa maruz kalmakta ve şimdi de güçlü ülkelerin saldırılarıyla daha fazla zorlukla karşı karşıya kalıyor. Bu durum kabul edilemez." ifadelerini kullandı. Saldırıların uluslararası hukuku ihlal ettiğine dikkat çeken sözcü, "Bütün ülkeleri bu saldırılara karşı güçlü bir duruş sergilemeye davet ediyoruz. Yemen, yalnızca bir coğrafya değil, insanlığın onurunu simgeleyen bir topluluktur," diyerek sözlerini sürdürdü.
Hizbullah, Amerikan ve İngiliz hükümetlerinin Yemen'deki askeri faaliyetlerinin arka planını da eleştirdi. Bu saldırıların, bölgedeki istikrarsızlığın artmasına ve halkın yaşam koşullarının daha da kötüleşmesine yol açacağını belirten liderlik, “Savaş politikaları, sadece yerel halkı değil, aynı zamanda bölgeyi de tehlikeye atmaktadır. Bu saldırılar, dünya genelindeki barışı tehdit eden bir tutumun belirtisidir,” diyerek endişelerini dile getirdi.
Hizbullah'ın kınaması, yalnızca bölgedeki gerilimle ilgili değil, aynı zamanda uluslararası düzeyde önemli sonuçlar doğurabilir. Yemen, yıllardır devam eden iç savaş ve insani krizle boğuşmakta. Birleşmiş Milletler, Yemen'deki durumun "dünyanın en kötü insani krizi" olduğu konusunda uyarılarda bulunmuştu. Saldırılar, zaten yoksulluk ve kıtlıkla mücadele eden Yemen halkı üzerinde ek bir yük oluşturuyor. Bu sebeplerden dolayı, Hizbullah’ın açıklaması, yalnızca bir destek mesajı değil, aynı zamanda uluslararası toplumun dikkatini çekmek adına bir çağrı niteliği taşıyor.
Diğer siyasi ve insani kuruluşlar da Yemen'deki duruma karşı sert tepkiler vermeye başladı. İnsan hakları organizasyonları, saldırıların derhal durdurulması yönünde baskı yaparken; birçok ülke, bu durumu kınayan resmi açıklamalar yaparak Yemen’e yardım göndermek için çalışmalar başlattı. Ancak, etkin bir çözüm sağlanamadığı takdirde, Yemen halkının çektiği acıların devam etmesi kaçınılmaz gözükmektedir.
Bölgedeki diğer ülkeler de bu saldırılara karşı tepkilerini dile getirmeye başladı. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer Arap ülkeleri, Yemen'deki durumu kınamakla kalmayıp, insani yardımları artırmayı ve destek vermeyi taahhüt ettiler. Ancak, bu yardımların etkinliği ve sürdürülebilirliği, başlı başına bir soru işareti. Yemen üzerindeki uluslararası baskının artırılması, belki de barış ve istikrar için atılacak en önemli adımlardan biri olacaktır.
Sonuç olarak, Hizbullah’ın ABD ve İngiltere’ye yönelik eleştirileri, sadece bir kınama değil; aynı zamanda tüm dünyaya duyurulması gereken bir çağrıdır. Yemen, sadece bir savaş alanı değil, aynı zamanda insan hakları ve barışın temellerinin sarsıldığı bir ülke haline gelmiştir. Bu nedenle, tüm uluslararası camia, Yemen halkının yanında durmalı ve onlara destek vermelidir. Yemen'in başına gelenler, sadece orada yaşayanları değil, tüm insanlığı etkileyecek bir krizdir ve bu kriz karşısında sessiz kalmak, insanlık adına bir kayıptır.