Sena, son günlerde sosyal medyada gündem olan cesur çıkışıyla, kadın cinayetleri konusuna dikkat çekmek için bir video yayınladı. "Kadın cinayeti olarak anılmak istemiyorum" diyerek yürüttüğü bu kampanya, sadece kendi yaşamı değil, tüm kadınların yaşam hakları için büyük bir çağrı niteliğinde. Videoda, kendisini tanıtan Sena, eylemlerinin sebeplerini ve kendi hikayesini paylaşarak izleyicilere derin bir empati kurma fırsatı sunuyor. Bu cesur girişim, birçok kadının yaşadığı travmaların ve adaletsizliğin sesini duyurmasını sağlıyor.
Sena, küçük yaşlardan itibaren toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele eden bir genç kadın. Ailesinin geleneksel yapısı nedeniyle, eğitimine devam etme hayalleri sık sık sorgulanmış. Ancak Sena, bu baskılara rağmen, mücadeleci ruhunu kaybetmeden hayallerinin peşinden gitmekte kararlı. Kadın cinayetlerinin toplumda yarattığı derin izlerin yanı sıra, kadınların sosyal hayattaki yerinin ne kadar değerli olduğunu vurgulamak istiyor. Sena, "Benim hikayem birçok kadının hikayesi. Her birimiz farklı, ama içimizdeki cesareti bir araya getirdiğimizde toplumsal dönüşüm yaratabiliriz." diyerek mesajına güç katıyor.
Sena, video paylaşım platformları üzerinden başlattığı kampanya ile sosyal medyada geniş bir kitleye ulaştı. Bu kampanyanın temel amacı, kadın cinayetlerini önlemek ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı ses çıkartmak. Akabinde birçok tanınmış sosyal medya fenomeni ve kadın hakları savunucusu, Sena’nın çağrısına destek verdi. #Kadincinayeti #SenaÇığlığı gibi etiketlerle, kadınların son zamanlarda yaşadığı mağduriyetlere dikkat çekildi ve bu konunun toplumda daha fazla konuşulması gerektiği vurgulandı. Sena'nın cesur duruşu, yalnızca kendisi için değil, milyonlarca kadın için umut ışığı oldu.
Herkesin dikkatini çekmeyi başaran bu kampanya, geleneksel cinsiyet rollerine meydan okumak ve kadınların hayatta kalma savaşlarına dikkat çekmek açısından önemli bir adım teşkil ediyor. Kadın cinayetleri konusundaki kaygılar yalnızca bir bireyi değil, toplumu tümüyle etkiliyor. Sena, "Beni sadece kadın cinayeti kurbanı olarak anmayın. Benim kimliğim, bir mücadelenin temsilcisi." diyerek kendisini sadece bir kurban olarak değil, bir savaşçı olarak da tanımlıyor. Böylece, toplumun kadınları anlaması gereken bir mesaj veriyor.
Sena'nın mesajı, kadın hakları savunucularının yıllardır gündemde tuttuğu bir konu olan şiddeti ve ayrımcılığı sona erdirmek için elzem olan toplumsal bilinçlenmeye ihtiyaç duyulduğunu hatırlatıyor. Ki bu bağlamda, yalnızca kadınların değil, erkeklerin de bu konuda eğitim alması gerektiği üzerinde duruluyor. Cinsiyet eşitliği, sadece kadınların değil, erkeklerin de yararına olan bir konudur. Bu nedenle Sena'nın çağrısı, yalnızca kadınlar için değil, tüm toplumu kapsayan bir değişim talebidir.
Sonuç olarak, Sena'nın "Kadın cinayeti olarak anılmak istemiyorum" sözü, sadece kişisel bir ifade olmaktan çıkıp, toplumsal bir dönüm noktası haline gelmiştir. Kadınlar için daha aydınlık bir gelecek isteyen herkesi düşünmeye, tartışmaya ve harekete geçmeye davet ediyor. Unutulmamalıdır ki, her bir kadın kendi hikayesinin kahramanıdır ve bu kahramanlık, kadın cinayetlerine karşı bir duruş sergilenmesiyle ortaya çıkar.
Sena'nın bu çığlığı, toplumda bir fark yaratma arzusunun bir ifadesidir ve "kadın cinayeti" kavramının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizer. Herkesin bu konuya duyarlı bir şekilde yaklaşması ve kadına yönelik her türlü şiddetin son bulması için harekete geçme zamanı gelmiştir. Sena'nın cesareti, birçok kadına ilham verecek ve toplumsal değişim için bir kıvılcım yaratacaktır.